15 Kasım 2019 Cuma

Hoşdülbent Türküleri.


Hoşdülbent Türküleri


Yaprak dalında güzel
İnsan yurdunda...


1
Yürüyorum
İki yanım yokluğunla kavruluyor
Çaresizlik, yangınlar götürsün seni
Çiğdem çiçek açanda

Gecenin bu deminde
Özlemlerim tortulaşıp yüreğime çöküyor
Mutlak bir şiir yazmalıyım
Yağmurlara bulansın her bir dizesi

Erkence çekilsin sevdalar doruğuna
Yüreklerin aşka doymazlığı var
Kuşlar çekip gitmesin

2
Fabrika bacaları
Radyasyon yağmuruyla ıslanmış
Özgürlük ateşini elimizle taşırken
Pencerenin pervazına sabah güneşi çalmış

Sevgilim
Dünya yeni bir güne hazırlanıyor
Ala şafak yıldızların ortasına bakarak
Sevdalı gözlerine selam diyorum

Zulüm çakırkeyif, efsunlu
Çizgilerin morardığı zaman kısırlığında
Yine kimler gelecek, kaçamak sevdalarla
Akşamüstü odaya

Ayaklarım ansızın
Zulümlerin çevresini dönüyor
Gözlerim aynalara dökülecek az sonra

3
Nere gitsem
Nerde dursam bilmiyorum
Sıkıntılar bitmeyen merdivenler misali
Ellerime kelepçe vuruyor yokluğun
Aklımı yitiriyorum

Ozan şiir yazma derdine düşmüş
Sırtı siyaha boyanmış camların ötesinde
Ben seni düşünüyorum
Gözlerin bir dizeye imge olduğu zaman

Gülücükler yanağına dökülsün
Sevinçler kucağına
Ellerinde
Yuvasına yem taşıyan dişi kuşun sevinci
Gözlerin diyorum
Gözlerin deniz ortası mercan

4
Uzanıp öpüyorum, yağmurlar utanıyor
Susuyorum, rüzgar sesimi gölgeliyor
Susuyorum, bulutlarda ölümcül bir fırtına

Zemheri çıldırasıya bir yaz kaçkını
Gözlerimin çanağını usulca tırmalıyor
Ufuk uyum içinde, sanırsın masal
Bir mani dökülür aklımın köşesine
Edalı bir mani
Çocukların uçurtması kadar neşeli
Mavi boşluk sevdamız

Çocukluk günlerimin katili şehir
Seni unutmayacağım
Her şeyinle çiğneyip geçeceğim seni
Penceremi okşayan sulu yağmurlar gibi

5
Dağlara kar yağıyor
Türküler gibi havada döne döne
Vadinin ötesini görsün gözlerin
Bacalar sarı
Bacalar zehir
Bacalar zulüm kusuyor
Bir ozan olarak ben
Oturmuş rüzgarın şarkısını yazıyorum

Ve büyük olasılıkla böyle bilinir
»Yaş odunlar yanmıyor
  Yatanlar uyanmıyor
  Girdim yarin koynuna
  Deme sabah oluyor«
Dese de bir Hoşdülbent türküsü
Biliyorum insanlar mutlaka uyanacak

Sevgilim, yağmur ruhlum, gülbaharım
Acıların çiçeğini kopar dalından
Çocukluk günlerimin sevincini istiyorum
Zülüflerin dokunduğu yerlerden.

                        Orhan Bahçıvan, »Halis Kızılateş«
                Şiiristan Merhaba, Memleket Yayınevi, 1989



  Hoşdülbent Köyü



12 Kasım 2019 Salı

İşçi Kız.


İşçi Kız


Emek altın sarısıdır
İşçi kızın boynunda

İşçi kız
Sana anlatacağım öykü
Bu gece yenilgiye uğradı
Çözülmeyen iki dil arasında

Öykü gelinciğin yaprağında
Çırpınan yürek sesiyle başlar
Gözyaşıyla son bulur

Bu gece
Ter damlacıkları birikmiş
Genç kızın öpülesi gerdanlığına
Ve iş yorgunluğu alıp götürmüş
Yürekte ki sevişme dürtüsünü
Uykuların ötesine

İşçi kız
Sana anlatacağım öykü
Bronzlaşan esmer yüzün teriyle
Kayboluyor paslı saçlar altında

Yorgan kaymış üstünden
Devrilmiş
Görüyorum
Ansızın
Bir Orhan Veli oluyorum
»Olmaz ki
Böyle de yatılmaz ki«[i]
Diyorum

Görüyorum
Papatyalar unutulmuş geceliğinde
Oje yok nasır var ellerinde
Sönük gece lambasının ışığında
Genç kız uykuya teslim

Sen uyuyan kelebek ruhlu
İşçi kız
Uykular gölgelerken ruhunu
Rüyaların içinde gör beni
Sev beni

İşçi kız
Bu derin uykulardan uyanınca
Al götür beni
Yenilmeyen öykülerin içine

Özledim işçi kız
Özledim Anadolu’mu
Dağların serin yamaçlarını
Mayıs akşamlarını
Özledim

İşçi kız
Ver elini bu ellerden gidelim
Özlediğim o topraklar üstüne
Ezgiler bizim için söylensin
Öyküler bizi anlatsın
Özlemlerin bittiği noktada

Öykülerin çiçek açtığı yerde
Masal ruhlu insanlar yaşlanacak
Dağlar saklayın beni
Yaşlılık denen girdilerin elinden
Saklamayın sevdamı
Sevdam çıksın meydana

Gün dağlardan sıyrılıp çıkarken
İşçi kız uykulardan uyanacak
Gözleriyle beni görsün
Elleriyle beni tutsun
Yüreğiyle beni sevsin istiyorum

Gün ışığı
İşçi kızın gözlerine dolarken
Sevdamı bestelesin
Bir Hoşdülbend ezgisi
Yeter bana.

Orhan Bahçıvan

Ay Dolanır Gözlerine İsimli Şiir Kitabımdan.





[i] Orhan Veli Kanık